22 Kas 2020

Bitenler #41 | Ekim'20

 Herkese yeniden merhaba,

Biten ürünlerimi bloga yazmaya devam ediyorum:) Aylık gitmek çok daha mantıklı oldu benim için, farkettiyseniz aylık bile olsa baya bir ürün anlatır oldum.

Hadi Ekim ayında neler bitirmişim birlikte bakalım;



Genel görüntü böyle yine kahveden parfüme, rujdan kreme her telden ürün var.


Öncelikle şunu belirteyim ayda 3 paket kahve bitirmiyorum. Friendzone ve Bongardi markaları geçtiğimiz aylarda açılmış ve bitmesi bu aya denk gelmiştir :) Federal için aynı savunmayı yapamayacağım, Getir'de haftasonuna fırsatlarında çok güzel fiyata düşmüştü henüz yeni almıştım. Ama beklentimden kötü çıktı, Bongardi bence çok daha iyiydi. Friendzone için de kötü yorumlar okudum ama fiyat performans bence dengeli. Lokal markalardan deneyimlediğim kahveleri de bitenler postlarımda mutlaka anlatıyorum. Bir önceki bitenler postlarına ya da instagramıma bakarsanız daha çeşitli kahveleri de görebilirsiniz. Instagram: @bakimgunlugu


Cilt bakımı sayılabilecek kategoriye geldi sıra; 

Sephora HYA asit tester o kadar kötü kokuyordu ki, asitler kötü mü kokar tester uzun süre kalmaktan mı bozuldu arada kaldım. Kullanamadım yani, bitirdiğim için değil çöpe giden ürün olarak paylaşabiliyorum.

Sephora 5 numara hayatımın lipglossudur abartmıyorum 5 tane bitirdim. Gerçekten abartmıyorum. Bir de 2 numara var ki o da en az 3 kez bitti. 5 numaranın yedeği bile var. Karantinada zaten bitmek üzere olan ruju ancak Adana'da bitirebildim. Çok seviyorum yerine muadil bulamadım. 

Belif True Cream aqua Bomb gerçekten nem bombası, böyle bir yapı böyle bir nemlendirme yok, gözümü karattım Sephora'ya baktım fiyatını görmeme rağmen dedim ki alacağım. Sonra Is Belif crueltyfree? yazdım Google a o an hayallerim sudaydı. Böyle nemlendiren hayvanlar üzerinde deney yapmayan ürünler biliyorsanız bana önerir misiniz? 

Balea Q10 serum; bu ürünler Rossmann'larda satılan isana markasında da var, ben dde çok benzeri olan Balea markasından almıştım. Mucizeler beklemiyorum tabiki ama yine de kullandım ve bitirdim. Böyle ürünler cilt bakım rutininize ekleyince mutlu eden arada değişiklik yapmanıza neden olan minik sevimli ürünler bence.

Benri disk pamuk disk pamuklarda marka tercihim çok yok hangisini indirimde bulursam o. Zaten hep alışveriş yaptığımızda yanında onu da alayım dediğimiz bir ürün değil mi pamuk? 
 



Minisonun seyahat parfümüne ba yıl dım. Kokusu baya iyiydi. Karantinadan önce dibinde kalmış duruyordu öyle kalmasın dedim kullandım bitti. Artık böyle seyahat boy ürünlere 15TL vermiyorum, Doldurulabilir parfüm şişesi aldım kafalar rahat. 

Gratislerde eskiden satılan (son zamanlarda online da dahil görünüyorum, yerine bee Beauty markasını konumlandırmışlar) Fraternikus markası aslında Eyüp Sabri Tuncer markasının alt markası. Yasemin kokusu zaten en sevdiğim kolonya olduğu için bulduğum her markanın denedim diyebilirim. 100 ml pratik olduğu için çantamda oluyordu. Artık çok fazla kolonya şişesi olduğu için fazla ve özellikle küçük plastiklerin fazlasını atıyorum .

Zara Apple Juice , Adana'da kardeşimin parfümüydü, kendisi Amerika'da olduğu için kokusuyla hasret gidere gidere bitirdim. Buraya not düşmek için de İstanbul'a getirdim:)


Bepanthol sensiderm kaşıntı giderici krem, 2 gün gittiğim deniz tatilinden tavuğa dönerek geldiğim için eczaneden almıştım. Kaşıntımı aldı mı? Netameli. Dibinde kalan çekmecede duran ürünleri bitirme projesinde kendisiyle vedalaştık. 

Lapitak Topuk çatlak kremi; 1 tane olduğu içinde bi şey anlamamış olabilirim ama bence çok sıradan bir kremdi. 

Isana jilet, gördüğünüz gibi artık kırılmaktan hali kalmamış. 2 yıldır benimle her yere geldi. Ama abartmıyorum İtalya'sından Ukraynasına, Çanakkale'sinden Artvinine kadar, pes etmekte kendisini haklı buluyorum. Serinin yenilenmiş halinin bütün ürünlerini alarak yolumuza yine Isana ile devam ediyoruz. Detaylı anlattığım Adana Vlogumu izlemek için buraya tıklatabilirsiniz.

Pürovel marka vücut losyonu hangi otelden aşırdığımı hatırlamadığım bir ürün. En az 2 yılı geçmiş olacak ki ürün içinde ayrışmış kokusu bir kremin olabileceği en kötü kokusunda olarak beni karşıladığı için biten değil çöpe attıklarım kategorisinde vedalaşıyoruz. 


Ve geldik son çöpe gidenlere buranın detaylı yorumları ise Makyaj Koleksiyonum'20 videomda izlemek için buraya tıklatabilirsiniz.

Buraya kadar okuduysanız size kocaman bir teşekkürüm var 

İyi ki burdasınız. Instagramda ve Youtube'da görüşmek üzere;

Okuduğunuz için çok teşekkürler,
Sevgiler,
Tuğçe





11 Eki 2020

Bitenler #40 | Eylül'20

 Herkese yeniden merhaba,

En son yazımı 9 Eylül 2018'de yazıp beyaz yaka yoğunluğumdan buraları unutmuşum. Uzun zamandır blogumun varlığından bile habersizmişim gibi davranıyordum. Bumerangtan da teklif gelmemiş onca zaman ya da gelen teklifler hayatımda yer vermediğim markalara aitmiş, prensipliyim ya bilinçliyim ya o yüzden kendimi ne kadar sıkarsam, her alanda ne kadar kısıtlarsam ne kadar doğrucu davut olursam o kadar iyi. Bazen durup düşünüyorum da bu kadar farkında olmak bana ne kattı? Doğrularımla yaşamak sadece vicdanımı temiz tuttu. 

Hiç aklımda yokken neler yazdım yine nasıl döküldüm. Galiba ben kendimi en iyi yazıyla ifade ediyorum. Uzun zamandır beni burda görmediyseniz ve bir şekilde denk geldiysek hakkımda ne düşündüğünüzü bu yazıya yorum bırakır mısınız? Gerçekten çok merak ediyorum. 2014'ten bu yana bu sayfada yazmak hep aynı hissi verdi bana sizdeki yerim aynı mı merak ediyorum doğrusu.

Artık konumuza döneyim mi? Bu başlığı asıl açma nedenime; Uzun zaman biten ürünlerimi sadece burda anlattım, sonra youtube a başladım, bi ara instagram igtv'de seri yaptım sonra storyde postta anlattım ama hepsini denedikten sonra ismini yazdığımda yorumumu bulamadığım hiç bir mecranın beni tatmin etmediğini anlıyorum. Önemli olan arayınca bulabilmekmiş benim için. 



Kocaman çanta dolusu bitenlerim var yine. Ürün bitirmeyi, biriktirmeyi sonra anlatıp atıp / geri dönüştürüp kurtulmayı rahatlama olarak görüyorum halaa. 6 yılda değişmeyen hislerimden biri de mesela bu. 


Gözünüze ilk olarak maske çarptı değil mi, Eylül'18 den bu yana neler değişti hepimizin hayatında, olmayacak şeyler oldu bence. Artık bitenlerde maske dezenfektan görmeye birbirimize tavsiye etmeye başladık. Bu maske iyi, bu maske 3 katlı diyor ama değil, hepsinde cerrahi yazıyor ama aslında sadece bu bu bu maskeler gerçekten koruyor. Bu muhabbetleri yapmayanımız artık kalmadı. 

Benim bitenlerimde her telden var. Maskeden kahveye kadar:) 


2 yılda değişenlerden biri de kahve alışkanlıklarım mesela Türk kahvesi makinesi aldım mesela kahve köşesi kurdum. Aslında youtube a video çekemiyorum bu ara, fotoğraflayıp buraya da yazabilirim önce. Sonra belki videosunu da çekerim. 

Ne diyordum? Kahve, Artık bitenlerimde baya baya kahve çeşitlerini markalarını da anlatır oldum. Mesela Türk markalarından en uygun fiyatlı kapsül kahve kesinlikle bu marka, yalnız makineyi birazcık zorluyor ama birazcık çok değil. Uzun vadeli kullanımda zarar verebilir hissiyatı veriyor bana. Tadı fena değil, normalde paketinin 17,5 4 lü setin 52,5 TRL olduğunu varsayarsak mükemmel diyebiliriz. 

Büyük markaların kahvelerini hep deniyordum, 3rd wave (3. dalga kahve) markalarını da merak edip, özellikle indirimi bekleyerek bir kaç markadan farklı kahveler aldım. 

Friendzone filtre kahve, ambalaj olarak içlerinde en güzeli hatta bardak altlığı hediyesiyle ilk bakışta beni kazanmıştı. Kahve içmek benim için keyiften çok ayılmak için güne daha enerjik başlamak için de bir araç, 2. kahve artık keyifçiliğe girebilir. İşte bu kahve ikinci hatta üçüncü kahve için ideal. Tek başına günü kurtarması imkansız. Tadı fena değil ama çok hafif bi kere, uzun zamandır kahve içiyorsanız sizi tatmin etmeyecektir, ama diyorsanız ki ben kahve içmeye yeni başladım hafif tatlar arıyorum bu kahveye şans verebilirsiniz. İkili set aldığım için bende bir paket daha var. Öğleden sonra kahvesi olarak onu da bitireceğim.

Monero Filtre kahvenin hem aromasız hem de fındık aromalısını almıştım. Friendzone kadar hafif değil orta yoğunlukta bir kahve. Diğerlerine nazaran dezavantaj olarak paketinde kahveyi muhafaza edemiyorsunuz, çıtçıtlı mekanizması yok, bu kahveyi illaki kavanoza koymanız lazım. Klasik olandan ziyade seviyorsanız fındıklı olanı öneririm. Daha suyla ilk buluşma anında bulunduğunuz ortam buram buram fındık kokacak.



Birazda kozmetik konuşalım. Malum karantinadayız makyaj malzemesi pek bitmiyor. Kuruyan rimeller bozulan/zamanı geçenler ve biten lipbalmlar bence. Makyaj koleksiyonuma bi bakmam lazım benimde hatta videosunu çekmem lazım ne var ne yok bi çıkmalı ortaya. Oraya da geleceğiz :)

Başta önermediğim bir ürün var, Hobby Argan Yağı ve Papatya çiçeği özlü şampuan normal günlük bir şampuan olur diye aldım ama bende kepek yaptı. Her türlü şampuanı kullanabilirim bu arada sadece bazıları iyi gelmez, bazıları da küçük bir yüzdelik dilime sahiptir %5 falan bu şampuan o küçücük dilime girmeyi başardı. Önermiyorum, kendime de not ucuz diye bir daha bu şampuandan alma lütfen.

Youth to the people sen ne güzel bir markasın. Kur almış başını giderken sen de giderek uzaklaşarak güzelleşiyorsun youth to the people.. Euro daha 6 civarlarındayken aman bir kere geliyoruz dünyaya diye almıştım ama şimdi onu da diyemem alamam seni bi daha. Euroyla maaş aldığımız günlere kısmet olursun belki.

La Roche Posay markasının Toleriane Sensetive tester ı eczaneden ilaç aldığımda poşete koymuşlardı diye hatırlıyorum. Markayı hiç kullanmadım, deney yaptıkları için tercih etmiyorum, ürünün kokusu güzeldi sadece 5-6 kez kullandım sanırım bu kremi de makyaj çantama atmıştım minik olduğu için, çok aralıklarla kullandığım için de iyi ya da kötü bir etkisini gözlemleyemedim. 

Balea markasının Vital ve Q10 serisinden ürünleri denk geldikçe alıp deniyorum. Vital serisi aslında 45+ ama ben çok seviyorum. Göz kremlerinden 5-6 kez bitirmişimdir. Yanlışlıkla balsam almışım, gece göz kremi olarak kullandım bitirdim. Q10 serisinden de serum bitirdim. Göz kremi ve serumu uygulayıp iyice emildikten sonra gece kremini kullandım. Çok seviyorum bu markayı, hep kullanmak isterim. 

Simple 'ın en sevdiğim ürünleri bu seyahat boy poşetli cilt bakım ürünleri. İnanılmaz pratikler. Seyahate gitmeyi unutayazdığımız bugünlerde kullanım süreleri doluyor diye başucuma koydum gece kremi ve gündüz kremi olarak kullanıp bitiricem. Yeşil olan normal hafif bir nemlendirici gece kullanımıma yetmiyor, Gece uyumadan önce yüzümü yıkayıp cilt gerginliği almak için önce bu kremi uyguluyorum yetmezse ardından bir krem daha ama turuncu olan öyle değil, güneş kremi gibi hem çok güzel kokuyor hem de yapısı daha yoğun üzerine bir daha krem uygulamaya gerek kalmıyor. İndirimde 2li setlerini bulup yeşil ve turuncudan 2 şer tane daha aldım, üzerine aynı formda yüz temizleme jeli de aldım. Seyahatler olsa da kullansam diye bekliyorum.


Yine önermediğim 2 ürünle başlıyorum;

SunOzon ve Bee Beauty'nin güneş koruyucu ürünleri, korumuyorlar bence kaç kez tazelememe rağmen deli gibi yandım ve hiç bir etkisini göremedim. Sun ozonon yapısını da sevmedim. Bee beauty karpuzlu kokusundan yine yarım puan alır. 

Gratis'in kendi markası olan banyo liflerin çok seviyorum, piyasadaki ürünlere göre daha yumuşak ve daha toklar. Renkleri de çok güzel 5-6 aya bir değiştiriyorum. Her indirimde bulduğumda da alırım. 

Dove invisible dry, kullandığım en iyi deodorant değiştirmeyi aynısını ya da daha kalitelisini deney yapmayan markada bulmayı ve değiştirmeyi çok istiyorum ama hiç biri bu ürün gibi olamıyor. Denediğim her marka ve her ürün çöpe attığım parayla eşdeğer. Bu ürün kadar etkili bir deney yapmayan bir ürün biliyorsanız bana yazar mısınız? Her bittiğinde bu soruyu sormak için paylaşıyorum ve sizden gelen önerileri bende etkili olmasa da denemeyi çok seviyorum:) Umuyorum bir gün birinizin önerdiği ürünle bu konuyu da kapatacağız.

Migros kendini her alanda geliştiren bir marka bence ve kendi markası altında çıkardığı ürünleri çok seviyorum. Temizlik malzemeleri olsun gıda olsun hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünleri var bence. Hijyenik ped kategorisine de girdiler ve fiyatlar inanılmaz uygun, Kotex'in üreticisine ürettiriyorlar bence çünkü pedlerin dış ambalajları ve yapısını çok benzettim. Migros'un kendi ürünlerine şans vermenizi öneririm. Ara ara instagramımda da her kategoriden denediklerimi paylaşıyorum.

Splat Ultra Complex diş macunu; Splat ağız bakımda çok sevdiğim hayvanlar üzerinde deney yapmayan bir marka. Her çıkardığı yeni ürünü takip ediyor, her indirim alışverişimde en az bir ürünü alıyorum. Diş macunu denemeyi seviyorsanız, markayı ve bu çeşidini öneririm.


Geldik farklı kategorilere; 

Evony maske şu ana kadar kullandığım en iyi maske. Fiyatı biraz pahalı 100'lusunu 64-68TRL arasına alıyorum. Maskenin iplerini kullanmadan hemen önce açtığınız için çantada taşıması/Maske kutusunda muhafaza etmesi kolay. Telli, kalın ve ipleri kulak arkalarını hiç rahatsız etmiyor. Koruduğuna güvenilen maskelerden biri olduğu için öneririm.

Benri leke çıkarıcı mendil; başta inanmadım ama çantanızda 1-2 tane olması gereken bir ürün. Test etme imkanım maalesef ki oldu ve gerçekten de lekelenen giysiden lekeyi çıkarıyor. Aynı işlemi ıslak mendil yapamıyor bu arada, eğer sık sık üzerine bi şeyler döküyorsanız ya da çocuklarınız varsa yine önereceğim bir ürün.

Domol renk ayırıcı mendil, çok kullanmamakla birlikte vakitten ve enerjiden tasarruf etmek istediğim zamanlarda renklileri bir arada atıyorsam kullandığım bir ürün ama beyaz tshirtte deneyecek cesaretim olmadı. Normalde de beyaz tshirtlerimi en kısa programda ayrı yıkarım. Bu ürünü kullanmayı alışkanlık haline getirmediğim için tekrar almayacağım. 


Bütün fotoğraflar çekilmiş evden çoktan uzaklaşmışken evin farklı yerlerinde biten ürünler oldu. 

Sadece kahve bitmedi, ambalaj değiştirdi. 1 kez deneme fırsatım oldu ilk izlenim olarak sevdim güzel bir aroması var. Rossmann'dan kahve de almadım demem artık. Kiloluk kahve %30 indirimle 62 TRL'ye düşmüştü, ihtiyacınız varsa bakın derim.

Maske anlattık dezenfektan yok mu dediğinizi duydum ve olmaz mı diyorum. Eve gelen her şey kargo poşetinden markete yemek siparişine kadar eşikten geçen her ürün dezenfekte ediliyor artık. Pompalı şişelerden spreyli şişelere transfer oluyor ve evin her yerinde dezenfektan ve kolonya bulmak mümkün artık. Dezenfektanda marka ya da çeşit olarak hangisinin iyi olduğunu anlayacak kadar bilgili değilim 1 litreyi henüz bitirdim ve indirimde buldukça aldığım 3 litre dezenfektanım 3.8 litre limon kolonyam 10+ yaseminli mini şişe kolonyalarım ve mini jel dezenfektanlarım var. Hepsini bittikçe anlatırım. Şimdilik yorumu çok, mümkünse bildiğim marka ve ucuz dezenfektan tercih ediyorum.

İçlerinde az kalan 2 ped poşetini de düzenleyip ambalajını burda görselleyip atayım dedim. Yine migrosun bir ürünü bu seferki gece versiyonu uzun olanlardan. Bir de koteksin uzun olanı bitmiş. İkisinden de çok memnun kaldım. Uygun fiyatlı ped arayışında olanlar indirimde buldukça stoklayın ben bugün Getir'in %50 indirimli kampanyasından her çeşidini stokladım. 

Son 2 saattir bilgisayar başındaymışım. Zaman nasıl geçmiş anlamadım desem. Umarım sizin içinde okuması keyifli böyle karşılıklı konuşuyormuşuz hissi veren bir yazı olmuştur. 

Buraya kadar okuduysanız size kocaman bir teşekkürüm var 

İyi ki burdasınız. Instagramda ve Youtube'da görüşmek üzere;

Okuduğunuz için çok teşekkürler,
Sevgiler,
Tuğçe






30 Eyl 2020

Neden Ambalajlı Süt?


 

Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de  ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı.  Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı. 

 

Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden. 

Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım.  Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi? 

Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı. 

 

Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu  da neden kaybedelim ki?  Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!

 

Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.

Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

9 Eyl 2018

Yeniler #63 | Penti Yves Rocher

Herkese yeniden merhaba,

Bloga yazı girmeyeli epey olmuş. Pentiden yaza elveda :( alışverişi yapınca sizle de paylaşmak istedim. Geçen yılın başında yapıp 2 sezon kullandığım Penti ürünlerinden çok memnun kalınca özellikle plaj kıyafetleri için alışveriş yapmak istedim. Baya da indirim olunca aldıklarımı sizle de paylaşmak istedim. Umarım size de yararlı olur. 

Hemen başlayalım;




Öncelikle rengine bayıldım, bu model hem çok rahat hem de çok şık oluyor bence linkini buraya bırakıyorum. 





Benzer renk ve modelde ikinci bikini üstüne de bayıldım. Linki burada.


Tam istediğim gibi bir üçgen bikini buldum! Linki burada




Alışverişimin favori parçalarından; çok basit ama çok şık bir bikini altı. Linki burada.

Sıra geldi plaj kıyafetlerine; Özellikle bu yıl tshirt giymeyi istemediğimi farkettim. Önümüzdeki yıl severek kullanacağım; siyah olan şortlu peştemal desenli ise etek formda ikisine de bayıldım. 


Linki burada.


Linki burada

Doğum günü hediyem için Yves Rocher’e uğradım. 1+1 kampanyasından toplamda 4 üründe yararlanabiliyorum ama alacak bi şey bulamadım. Almak içinde almak istemedim o yüzden de hem ucuz hem de renklerini severek aldığım tekli farlardan aldım. Tanesi 39,9₺ Gri alt tonlu kahveyi bronzer olarak, Sedefli altın rengini ise aydınlatıcı olarak kullanmak için aldım. Seyahatler için hem saç hem de duş heli olarak kullanılabilen bu ürün ise doğumgünü hediyem aslında normal ürün olarak alacaktım ama kasiyer bu ürünü doğum günü hediyesi olarak geçebileceğini çünkü 22 ₺ altının 1+1 kampanyasına dahil olmadığını söyledi bu ürünse 16,9₺ alacak başka bi şey bulamayınca bu 3’lü ile alışverişi bitirdim. İlk kez Yves Rocher’den tester aldım. Demek ki verilebiliyormuş bunu da görmüş oldum. 











Alışveriş yazısı yazmayalı çok uzun zaman olmuştu ♥️ dönüp bakınca çok hoşuma gittiğini farkettim!

Youtube kanalıma abone olmuş muydunuz? 🙈 henüz haberiniz yoksa adım ve soyadımla bir kanal açtım Tuğçe Akkoç olarak bulabilirsiniz; peki ya siz youtube mu instagram mı yoksa blog mu? Bana yazın lütfen

Okuduğunuz için çok teşekkürler,
Sevgiler,
Tuğçe

13 May 2018

Sadeleştim deyince sadeleşmiş olmuyorsun!

Herkese yeniden merhaba,

Çok fazla bölündüm bu aralar toparlayamıyorum. Ev iş youtube instagram ingilizce kursu evde çalışmam gerekenler derken bende ipin ucu kaçtı. Gün 24 saat planlı olmayınca sürekli aklına gelenle yola devam edince aslında yapman gerekenler kaçıveriyor. Bazen de kaçmaması gereken hayatını etkileyecek fırsatları çalışmadığın için kaçırma duygusu var hani rüyalarına giren. İşte bu nedenle şu an bu satırları yazarken karar verdim ki. Youtube a girmem gereken bir sınav var. Bitene kadar ara veriyorum. İnstagrama düzenli post atacağım ama günde sadece 20 dakikamı geçireceğim. Bloga bu süre zarfında 20 dakikaya sığdırabildiğim kadar yazı gireceğim. Gerekirse 3 günde 1 yazı olacak. Bugün önümüzdeki 3 ayın belki de son videosunu kanala yükledim. Karadeniz videolarımı haftasonu 20’şer dakikasından editleyebilirsem ekleyeceğim. 

Sadeleşmek dediğin böyle olur Tuğçe Hanım. Bunun yanında evde beni yoran işime yaramayan kullanırken beni zorlayan objelerle de vedalaştım. Yeni düzenim şimdilik bu. Nelerden neden vazgeçtim kısaca anlatayım aslında daha birçok ürünüm vardı ama onları anlatacak vaktim olamadan sahiplerine ulaştırdım.


Yves rocher yüz spreyini neden aldım bir fikrim yok. Bazı ürünleri fiyatı uygun diye alma huyumdan vazgeçtiğimi düşünüyorum artık ama son bir yılda hatalarımda olmadı değil. Bu da onlardan biri kullanmadım kardeşim isterse ona istemezse bir kargoda çekiliş hediyesi olarak sahibini bulacak. 

The body shop hindistan cevizli vücut spreyi. Biraz yapay bir hindistan cevizi kokusu var. Kalıcılığı da zayıf. Günlük parfüm rafımdan çıkarıp başucuma koydum. Evde parfüm kullanmayı seven tek insan ben olamam değil mi? 

Wetnwild basecoat; yapısını pek sevmiyorum. Zor da kuruyor ojeyi tutamıyor bi kere. Gereksiz bir ürün. 

Flormar full color serisinden oasis rengi. Bu renge benzer elimde başka ton var. Bu kardeşime gidiyor. 

Gabrini dudak kalemi; tonunu pek sevmedim. Elimde zaten kahverengi sevdiğim bir kalem varken ikincisine gerek yok. Bu da kardeşime gidiyor. 





Tüm takılarım bu kadar + hiç çıkarmadığım 2 altın kolyem ve 2 altın halka küpem var. Oldum olası takı kullanma alışkanlığım olamadı. Ucuza aldığım ne varsa da kararıp kullanılmaz hale geldi ama ben geç akıllandım. Bu kadar zaman boyunca imitasyon takıya verdiğim parayla altın alsaydım keşke. Geç oldu ama akıllandım. Şimdi aklımda altın 2 halka küpe birkaç bileklik almak var. Onları da hiç çıkarmamak üzere kullanmak istiyorum.



Sıra geldi kocaman yıllardır benimle olan tırnak makasına. Bir küçüğü tatilde mecburiyetten aldığımdır. Bebek tırnak makasıysa yıllardır severek kullandığım. Dün bebek makasım kırılınca, diğeriyle de manikür yapmaya çalışıp canımı çok acıtınca hepsini attım. Küçük bebek makası almam lazım.

Fırçalarımdan da nasibini alan oldu. 



Sapından anlayacağınız üzere sahte olanı koleksiyonumdan çıkardım. Zaten ürünü tutamamasından performansı düşüktü.


Çantamda taşıdığım makyaj çantam hariç koleksiyonum bu şekilde. Düzenimi her temizlik sonrası değiştiriyorum. Evimin en sevdiğim köşesi ♥️

Benim pazar temizliğinden vedalaştıklarım bu şekildeydi. Siz de atın çok rahatlıyorsunuz. 

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. 


Anlarımı paylaştığım; Snapchat | Twitter | Facebook | Instagram hesaplarında beni 'bakimgunlugu' adıyla bulabilirsiniz, 


Youtube da Tuğçe Akkoç olarak varım! :)


Sevgiler,

Tuğçe


İnstagram çekilişime katılmayı unutmayın!

İnstagram çekilişime katılmayı unutmayın!

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...